Hadi bir şey itiraf edeyim: İş dünyası, “rightsizing” kelimesini, büyüme ve verimlilik adına kafamızda öyle güzel şekillendiriyor ki, bu kavramın ne kadar tartışmalı olduğunu çoğu zaman gözden kaçırıyoruz. Gerçekten de iş gücü stratejilerinde yapılan bu “düzenlemeler” ne kadar doğru ve yerinde? Yoksa sadece başka bir maske mi? Bunu sorgulamadan geçmek, iş dünyasında büyük hatalara yol açabilir. Gelin, birlikte derinlemesine inceleyelim ve “rightsizing”in ardındaki gerçekleri sorgulayalım.
Rightsizing Nedir? Herkesin Söylediği Ama Kimsenin Tam Anlamadığı Kavram
Rightsizing, en basit tanımıyla, bir organizasyonun doğru boyutlandırılmasıdır. Bu, doğru sayıda çalışana sahip olmak, gereksiz bölümleri ya da süreçleri ortadan kaldırmak anlamına gelir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur: “Doğru”nun tanımı oldukça görecelidir. Bir şirketin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için gereken personel sayısı her zaman değişken olabilir. Peki, bu doğruyu kim belirleyecek? Yöneticiler, insan kaynakları uzmanları veya dışarıdan bir danışman mı? Ve en önemlisi, bu “doğru”yu belirlerken, çalışanların çıkarları göz ardı edilecek mi?
Rightsizing: Hedef Mi, Yoksa Sadece Bir Bahane Mi?
Şimdi gerçeklere odaklanalım: Rightsizing uygulamaları genellikle şirketin “daha verimli” ve “daha kârlı” olması adına yapılır. Ama bu hedef, çoğu zaman çalışanların hakları ve iş güvenliği gibi daha insani değerlerle çelişir. Organizasyonlar, “rightsizing” adı altında işten çıkarmalar yaparak, maliyetlerini düşürmeye çalışır. Ancak bu yaklaşım, çalışanlar üzerinde ciddi psikolojik baskılara yol açar. “Ne zaman işten çıkarılacağım?” sorusu, çalışanların motivasyonunu büyük ölçüde zedeler. Peki, bu gerçek anlamda bir verimlilik artışı mı, yoksa sadece daha az insanla daha fazla iş yükü mü?
Daha da ileri gidelim: Rightsizing’in gerçekten verimlilik artırdığı durumlar var mı? Yani, gerçekten iş gücü sayısının azalmasıyla şirketin kâr marjı artıyor mu, yoksa şirket yöneticilerinin tasarruf sağlamaya yönelik kısa vadeli stratejilerinden mi ibaret? Birçok şirket, sadece maaşları kısarak büyük tasarruflar sağladığını düşünse de, bu uzun vadede daha fazla hata, kaybedilen müşteri memnuniyeti ve zayıflayan bir şirket kültürüne yol açabilir.
Rightsizing: İnsanlar Yalnızca Bir Kaynak Mıdır?
Şirketlerin birer “kaynak” olarak çalışanlarını görmesi, kapitalist iş dünyasının en tartışmalı yönlerinden biridir. Herkes insanları, bir maliyet unsuru olarak ele almakta özgür mü? Peki ya şirketlerin, “gereksiz çalışanları” atma adı altında uyguladığı bu strateji, uzun vadede insan kaynağının önemini küçümsemek anlamına gelmiyor mu? Gerçek şu ki, motivasyonu yüksek, bağlı çalışanlar bir organizasyonun en değerli varlıklarıdır. Rightsizing’in amacı sadece sayıların azaltılması olamaz, bu süreç daha derin ve daha insani bir değerlendirmeye ihtiyaç duyar.
Ve evet, bu noktada şirketlerin “doğru boyutlandırma” adı altında yaptığı hareketleri daha yakından izlemek zorundayız. Çünkü çoğu zaman, bu tür kararlar “karar alıcıların” rahatlık alanlarını koruması adına yapılır, çalışanların değerini göz ardı ederek… İnsan kaynakları ve yöneticiler, bu stratejilerle daha fazla kontrol ve kar elde etmeye çalışırken, çalışanların duygusal, psikolojik ve fiziksel iyilik halleri bir kenara atılabiliyor.
Bir Sonraki Adım: Gerçekten İhtiyacımız Olan Şey “Rightsizing” Mi?
İş dünyasında rightsizing, daha verimli, daha hızlı ve daha “kontrollü” bir şirket yapısı oluşturmak adına cazip bir seçenek olarak görülüyor. Ancak bu sürecin zayıf yönlerini ve yaratabileceği potansiyel sorunları göz ardı etmek oldukça tehlikeli olabilir.
Bir şirketin başarısı, sadece doğru insan sayısına bağlı değildir. Çalışanların bağlılıkları, şirketin değerleriyle örtüşen bir kültürün varlığı, ekiplerin birbirine destek olan yapısı ve daha birçok faktör de bu başarıyı belirler. Rightsizing yalnızca kârı arttırmaya yönelik bir strateji olmamalıdır. Yöneticilerin ve insan kaynakları uzmanlarının, şirketin gerçek gücünü anlaması ve bunu en iyi şekilde kullanması gerektiğini unutmamalıyız.
Sizce de “rightsizing” bir çözüm değil, sadece bir bahane olabilir mi? Küçülme değil, dönüşüm mü olmalı? Yorumlarınızı merak ediyorum!