Gözleme Ne Zaman Yenir? Öğrenmenin Sofrasından Pedagojik Bir Yolculuk Bir Eğitimcinin Kaleminden: Öğrenmenin Dönüştürücü Sofrası Bir eğitimci için her an, öğrenmenin davetkâr bir kapısıdır. Tıpkı gözleme gibi… sade, ama içinde anlam katmanları gizli bir deneyimdir o. Gözleme ne zaman yenir? sorusu ilk bakışta basit görünür; sabah mı, öğlen mi, akşam mı? Fakat pedagojik bir perspektiften bakıldığında bu soru, yalnızca bir zaman meselesi değil, bir öğrenme süreci metaforu hâline gelir. Gözleme, eğitimdeki “deneyimsel öğrenme”nin en lezzetli örneklerinden biridir. Çünkü o sadece yenmez; hazırlanır, paylaşılır, öğrenilir. Ve tıpkı öğrenme gibi, gözleme de sabır, dikkat ve ilişki ister. Öğrenme Teorileriyle Gözleme Zamanı Her…
8 YorumEtiket: bir
Kanasta mı Kanasta mı? Kart Oyunlarının Büyülü Dünyasında Bir Yolculuk Bazı kelimeler vardır ki ilk duyduğunuz anda bir tebessüm belirir yüzünüzde. “Kanasta” da bunlardan biri. Belki bir akşamüstü dostlarınızla oynadığınız uzun soluklu bir oyunun adı olarak hatırlarsınız onu, belki de çocukken büyüklerin masasında dönen kartların arasından kulağınıza çalınan bir ses olarak. Peki ama bu “Kanasta” tam olarak nedir? Gerçek anlamı neyi ifade eder ve neden hâlâ dünyanın dört bir yanında oynanmaya devam eder? Hadi gelin, biraz nostalji, biraz veri ve bolca hikâyeyle bu sorunun peşine düşelim. Kanasta’nın Kökeni: Güney Amerika’dan Dünyaya Uzanan Bir Efsane “Kanasta” kelimesi İspanyolca’da “sepet” anlamına gelir…
6 YorumNefes Darlığı Ne Zaman Ciddiye Alınmalı? Bir Psikoloğun Meraklı Bakışıyla Başlangıç Bazen bir seansta, danışan derin bir nefes almaya çalışırken duraksar. Gözleri bir anlığına dalar, göğsü sıkışır. “Hocam, sanki nefes alamıyorum.” der. O an, yalnızca bedensel bir durumdan değil, duyguların ve düşüncelerin iç içe geçtiği bir deneyimden söz edildiğini anlarım. Nefes darlığı kimi zaman akciğerlerle, kimi zaman kalple; ama çok sık olarak da zihinle ilgilidir. Peki bu nefes darlığı ne zaman ciddiye alınmalı? Ne zaman “bedenim değil, duygularım konuşuyor” demeliyiz? Bilişsel Psikoloji: Zihnin Nefesi Tutması Bilişsel psikolojiye göre nefes darlığı, yalnızca fizyolojik değil, düşünce temelli bir yanıt olabilir. Kaygı anlarında…
6 YorumKüresi Nerede? Tarihin Dönemeçlerinde Bir Sembolün Yolculuğu Bir tarihçi olarak her sabah arşiv kokusuyla dolu bir odaya girdiğimde, geçmişin bugüne fısıldadığı hikâyeleri duyarım. Her belge, her iz, bir devrin nabzını tutar. Bugün size bir nesneden değil, bir simgeden söz edeceğim: Küresi. Peki, Küresi nerede? sorusu, sadece bir cismin yerini mi arıyor, yoksa kaybolmuş bir anlamın, bir çağın, bir bilincin peşinde miyiz? Gücün, Bilginin ve Evrenin Simgesi Olarak Küre İnsanlık tarihi boyunca küre, bütünlüğü, sonsuzluğu ve bilgiyi temsil etti. Antik çağda filozoflar evreni küre biçiminde tasvir etti; çünkü kusursuz biçimin bu olduğuna inanıyorlardı. Orta Çağ’da hükümdarların elinde tuttuğu “kraliyet küresi” ise…
4 YorumKabızlık İçin Açlık Otu Nasıl Kullanılır? Siyaset Biliminin Merceğinden Bir Analiz Bir siyaset bilimci için beden, toplumun küçük bir modelidir. Nasıl ki devlet düzeni içinde kurumlar, yasalar ve iktidar ilişkileri dengeyle işlerse; insan bedeni de benzer bir denge üzerine kuruludur. Kabızlık bu dengenin bozulduğu bir durumu temsil eder — bir yerde tıkanma, akışın kesilmesi, sistemin kendi içinde işlemeyi durdurması. Açlık otu ise bu tıkanıklığa karşı bir müdahale aracıdır; tıpkı siyasal sistemlerde reform ya da devrim gibi. O halde şu soru kaçınılmazdır: “Kabızlık için açlık otu nasıl kullanılmalı?” değil, “Bu bitkinin kullanımı bize iktidar, özgürlük ve düzen arasındaki denge hakkında ne…
6 YorumGüldeste-i Riyaz-ı İrfan Kimin Eseri? Bir Tarihçinin Kaleminden Zamanlar Arası Yolculuk Geçmişi Anlamak, Bugünü Yorumlamak Bir tarihçi olarak her metinde sadece kelimeleri değil, çağların ruhunu da okumaya çalışırım. Geçmiş, yalnızca yaşanmış olayların toplamı değildir; bugünü anlamlandırmanın en derin kaynağıdır. Elimize aldığımız her eski eser, bir toplumun zihinsel iklimine, duygusal evrenine ve kültürel mirasına açılan bir kapıdır. İşte bu bakışla yaklaşıldığında, “Güldeste-i Riyaz-ı İrfan” yalnızca bir metin değil, Osmanlı düşünce dünyasının iç sesidir. Peki bu eserin sahibi kimdir ve hangi tarihsel anlamı taşır? Güldeste-i Riyaz-ı İrfan Kimin Eseri? Bir Âlimin Kaleminden Doğan Eser Güldeste-i Riyaz-ı İrfan, Şeyhülislam Arif Hikmet Bey’in eseridir.…
4 YorumBir Tarihçinin Bakışı: Işığın ve Gölgenin Zamanda Dansı Geçmişi anlamaya çalışırken bazen bir desen, bir çini parçası veya bir ışık kırılması bize tarihin kendisinden daha çok şey anlatır. Işık gölge çini tekniği, yalnızca bir sanat yöntemi değil, aynı zamanda bir medeniyetin düşünme biçimini yansıtan bir simgedir. Bu teknik, tarih boyunca insanın “görünür olanla görünmeyeni” bir arada anlama çabasının estetik bir yansıması olmuştur. Bir tarihçi için her çini, sadece bir süsleme değil; toplumsal bir hafıza, bir kültürel kırılma ve bir yeniden doğuş hikâyesidir. Işık gölge çini tekniği de bu hikâyelerin en zarif anlatılarından biridir. Işık Gölge Çini Tekniği Nedir? Teknikten Fazlası:…
8 YorumGöl Nasıl Oluşuyor? Ekonomik Denge, Kaynak Akışı ve Doğal Sermayenin Anatomisi Bir ekonomist olarak dünyaya baktığımda, doğanın bile bir piyasa gibi işlediğini görürüm. Her kaynak sınırlıdır; suyun akışı bile bir tercihler zincirinin sonucudur. Bir damla su, nereye gideceğine karar verirken aslında ekonominin temel ilkesiyle hareket eder: denge arayışı. Bu perspektiften bakıldığında, gölün oluşumu yalnızca jeolojik bir süreç değil, kaynakların birikimi, yönelimi ve sınırlandırılmasıyla ilgili bir ekonomik hikâyedir. Peki, bir göl nasıl oluşur ve bu doğal süreç, ekonomik düzenin işleyişine nasıl ışık tutar? Gölün Doğuşu: Kaynakların Birikim Ekonomisi Doğada göl, suyun bir bölgede birikmesiyle oluşur. Bu birikim, yer şekillerinin, iklimin ve…
6 YorumDaimi Giriş Kartı: Psikolojik Bir Mercekten İnsan Davranışlarını Çözümlemek Bir psikolog olarak, insanların günlük yaşamlarında kullandıkları terimlerin bazen düşündüğümüzden çok daha derin anlamlar taşıdığını fark ediyorum. “Daimi giriş kartı” terimi, belki de çoğu kişi için sıradan bir şey gibi görünüyor: Bir kart, bir bilet, bir izin. Ama bu basit terimi, bir psikolojik mercekten incelemeye başladığınızda, insan psikolojisinin derinliklerine kadar gidebileceğimizi keşfederiz. Daimi giriş kartı, insanın sürekli bir erişim hakkına sahip olması anlamına gelir; dışarıdan içeriye doğru bir geçişi simgeler. Ancak bu giriş hakkı, aslında daha derin bir içsel “giriş hakkı”na işaret edebilir. Psikolojik anlamda, sürekli bir erişim hakkı, bireyin hayatındaki…
4 Yorum